24 Mart 2010 Çarşamba

Türkiye "en popüler" tatil yeri olacak



Türkiye'nin 2010 yılında "en popüler" tatil yeri olacağı belirlendi. İngiltere'de gerçekleştirilen bir ankete göre, 2010 yılında en popüler turizm destinasyonları, Türkiye, Mısır ve Fas olacak.
İngiltere'de seyahat turlarında uzmanlaşmış travelsupermarket.com tarafından gerçekleştirilen anket, 2010 yılında tatil için yurt dışına çıkmayacak İngilizlerin sayısının, 2009 yılına göre bir kat artacağını ortaya koydu.

Aynı ankete göre, 2010 yılında "en popüler" yurt dışı destinasyonları ise, Türkiye, Mısır ve Fas olarak sıralandı.

The Daily Telegraph gazetesine göre, zayıf sterlinin, İngilizlerin talilerini yurt içinde geçirmeyi teşvik ediyor. Buna rağmen yine yurt dışına çıkacak olan çok sayıda İngiliz'in, euro bölgesi dışındaki ülkelere yöneleceği kaydediliyor.

Bu arada, The Times gazetesi, aynı siteyi kaynak göstererek tatil yapmak isteyenler tarafından Noel'den bu yana yapılan aramaların, en tercih edilen 10 destinasyon arasında Türkiye'nin de bulunduğunu gösterdi. İspanya'nın Kanary adalarının başı çektiği listede Türkiye, 7. sırada yer alıyor.

Ayvalık

Enfes yemekleri, huzur dolu atmosferi ile Ege sahillerinin en güzel yerlerinden bir tanesi. Her zaman söylenir ya, "Akdeniz kasabası havası" diye. Akdeniz kasabası havası nedir, nasıl olur? Şirin, sempatik, huzur dolu gibi kelimelerinin kısaltılmış hali midir? Eğer öyleyse; Ayvalık, size Ege kıyılarında, Akdeniz kasabası havası yaşatacak bir yer.

Tarihte Kydonia adıyla bilinen ve uzun bir serüveni bulunan Ayvalık’ın, M.Ö. 330’lara kadar inen tarihi Roma ve Bizans uygarlıklarının ardından 15. yüzyıl ortalarında Osmanlı egemenliğini yaşamış. İlçe I. Dünya Savaşı sonrası İzmir'in İşgali ile birlikte 29 Mayıs 1919'da Yunan egemenliğine girmiş. İşgal sonrası Anadolu'da ilk kurşun 172. Alay Komutanı Yarbay Ali Çetinkaya tarafından atılmış. Bu işgal 15 Eylül 1922'ye kadar sürmüş ve 24 Temmuz 1923'de imzalanan Lozan Antlaşması'nda belirtilen Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi gereğince, Girit, Makedonya ve Midilli Türkleri ilçeye yerleştirilmiş.

Ayvalık, bu tür kültür zenginliğinin yanı sıra doğanın bütün güzellikleriyle bezenmiş, doğayla tarihin iç içe geçmiş beraberliğinin yaşandığı, eşsiz güzellikte bir yer. Sanat açısından da zengin bir içeriğe sahip Ayvalık’ta, dini ve sivil mimarlığın en karakteristik örneklerini görmek mümkün. Büyük bir bölümü yıkılmış olmasına rağmen, ayakta kalan Ayvalık kiliseleri, Ayvalık’ın tarihsel kimliğine katkıda bulunan eserler arasında. Akdeniz kent mimarisinin oluşturduğu mimari örnekler ve bu yapıların oturduğu denize dik inen taş sokaklar, Ayvalık’ın ayrıcalıklı görünümüne en büyük katkıyı sağlıyor. Görenlerin vazgeçemediği, görmeyenlerin çok şey kaybettiği yerlerden Ayvalık...

Ayvalık Midilli Adası'nın tam karşısında kurulmuş. Çam ormanları ve zeytin bakımından zengin olan ilçe Ege Denizi kıyısında ve Ayvalık Adaları adı verilen takımadalara sahip. Kuzeydoğusunda Gömeç, güneyinde İzmir’e bağlı Dikili ve Bergama, batısında ise Ege Denizi bulunuyor. Ayvalık'ın karşısında ise Yunanistan’ın Kuzey Ege Adaları coğrafi bölgesinin yönetim merkezi olan Midilli şehri çıplak gözle görülebilecek yakınlıkta. Ayvalık’ta dağlar denize dik uzandığından kıyılar girintili çıkıntılı. Bu kıyılar boyunca burunlar ve koylar meydana gelmiş. İlçenin Ege Denizi'ne olan kıyı uzunluğu 34 kilometre.

Ayvalık Balıkesir’e yaklaşık 2 saatlik uzaklıkta. Ayvalık tabelasını gördüğünüz andan itibaren kendinizi bu huzur dolu bölgenin havasına kaptırıp, tüm sorunlarınızı unutacaksınız. Havası, suyu, manzarası, enfes yemekleri ile her şey siz keyifli bir tatil geçirin diye usta bir aşçının mükellef bir masa hazırlaması gibi önünüze seriliyor.

Kumsalları, güneşi, tarihi dokusu, zeytini ve zeytinyağı ile Ege’nin incisi Ayvalık. Gerek mimarisinde gerekse insanlarında Rumlarla iç içe yaşanmış yılların kalıntılarını görmeniz mümkün. Sadece denize girilebilecek bir tatil beldesi değil, deniz, tarih ve doğanın iç içe olduğu bir yer Ayvalık...

İlçede Akdeniz iklimi hüküm sürüyor. Ege Bölgesi'nde yer alması nedeniyle kışları ılık ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçiyor. Devamlı hafif rüzgarlı günler mevcut. Yaz sıcaklığı ortalama 24-34°C. Kışlar ise oldukça ılık. 100 km'den fazla kıyı şeridi olan Ayvalık'ta özellikle yazları tüm çevre kavurucu sıcaklıkta iken, batıdan esen ve genellikle öğleleri başlayan imbat ilçeyi serinletiyor. Bazı yazlar da "meltem" rüzgarları esiyor. Kazdağı yönünden gelen esintinin haftalarca sürdüğü oluyor.
İlçeye bağlı Altınova ve Küçükköy belde belediyeleri ile 16 köyü bulunmakta. Ayvalık halkını Lozan Antlaşması uyarınca Midilli, Girit ve Makedonya’dan gelen Türkler oluşturmakta. Ayvalık kış mevsimlerinde büyük bir kasaba nüfusuna sahip olmakla birlikte, yaz mevsimlerinde turizmin de etkisiyle nüfus bazı küçük illerin nüfusunu aşıyor.

Bölgede ilk nüfus sayımı 1891'de Vital Guinet yönetiminde yapılmış, 21 bin 666 olan kent nüfusunun 21 bin 486'sının Rum, 180'inin Türk olduğu belirtilmiş. İlçe nüfusu 2000 sayımlarına göre 58 bin 738 kişi. Bu nüfusun yaklaşık olarak 31 bin 986'sı ilçe merkezinde, 26 bin 752'i ise kasaba ve köylerde yaşamakta. Yazları gelen turistlerle nüfus oldukça artıyor.

İlçe ekonomisi büyük ölçüde zeytin ve turizme bağlı. Ayvalık'ta zeytinden başka pamuk, çam fıstığı ve mandalina gibi tarım ürünleri de yetiştiriliyor. Ayrıca bölgede, Bağyüzü Köyü'nde yetiştirilen Kozak üzümü tanınmış bir ürün. Son yıllarda turfanda sebzecilik ve Kozak çam balı üretimi de yapılmakta. Arazinin %70'i zeytinlik olan Ayvalık'ta zeytinden sabun ve zeytinyağı üreten sanayi kuruluşları oldukça fazla. Bunların yanında balıkçılık ve balık restoranları da önemli bir gelir kaynağı.
Turizm, ilçe ekonomisinde büyük öneme sahip. Turizm alanında büyük bir potansiyele sahip olan ilçede başta Şeytan Sofrası olmak üzere çeşitli doğal güzellikler olmakla birlikte, özellikle eski Rum evleri ve yapılarına dayanan kültür turizmi de gelişmiş durumda. Özellikle Sarımsaklı Plajları ve Alibey Adası'nda ise deniz turizmi gelişmiş.

ayvalık - ayvalık otelleri - ayvalık pansiyonları
http://www.ayvalikotelleri.org/

Sapanca

Bilinen yazılı belgelere göre M.Ö. 1200 yılında Frigyalıların bölgeye gelmesiyle, bir yerleşim yeri olarak adı geçen Sapanca, gerçek anlamda M.S. 378 yılında Bitanya Krallığı tarafından kurulmuştur. Doğu Roma İmparatorluğu döneminde Buanes, Sofhan ve Sofhange adıyla anılmıştır.
Sapanca ve çevresinde 1075 tarihinde Anadolu Selçukluları'nın gelmesiyle bölge Ayan ve Ayanköy adıyla anılmaya başlamıştır. Haçlı Seferleri sonrasında bölge yeniden Bizanslılar'a geçmiştir. 1640 yılında Erzurum seyyahatına giderken kasabadan geçen Evliya Çelebi, kasaba hakkında şu bilgileri vermektedir:
" Bir zamanlar izmitli bir ihtiyar buradaki orman ve çalıları temizleyerek saban yürüttüğünden Sabancı Koca adıyla bir köy kurulur. Sonra zaman geçtikçe Mamur bir hale gelerek Kanuni Sultan Süleyman zamanında kasaba olmuştur.
Kasabada Sarı Rüstem Paşa 170 ocaklı bir han yaptırmıştır. Güzel bir camiisi hamamı ve çarşısı vardır. İmaretleri gök kurşunla kaplıdır. 1000 kadar kremit örtülü ev vardır. İmaretlerin tamamı Mimar Sinan yapısıdır. Bir diğer Mimar Sinan eseri ise Pertev Paşa hanıdır. Bu hayrat eserin çoğu Rüstem Paşa'nın olduğu için vakfın mütevellisi tarafından idare edilmektedir. Buranın bir yeni çeri Serdarı vardır. Övüleceklerinden beyaz kirazı meşhurdur. Hamamının dibinde bir ekmekçi dükkanı vardır. Bir dervişin hayır duası bereti ile bir çeşit beyaz ve has ekmek somun pişirirki sabanca somunu adıyla hertarafta şöhret bulmuştur. Kırk bile dursa kuruyup küflenip lezzetini kaybetme ihtimali yoktur. O kadar meşhurdur ki birini ılgarla taze taze acem şahına götürmüşler o da beğenmiş. O kadar lezzetli ve has ekmek olmasını bazıları suyundadır derler. Civarıda bir köy vardır.
1837 yılında 2. Mahmut Döneminde Adapazarı kaza merkezi haline getirilmiştir. Sapanca buraya nahiye olarak bağlanmıştır. İzmit - Bolu yolu Sapanca'dan geçmekte idi. Katip Çelebi, Cihannüma adlı eserinde bu yolun Sapanca kısmı hakkında yolun burada yarım mil su içinden geçtiğini ve suların kabarık olduğu zaman üzengiye çıktığını kaydetmektedir. Aynı tarif 19 yüzyılın ilk yarısında Charles Texir tarafından yapılmıştır. Bir saat kadar gölün kumları üzerinde gidilmiktedir. Bazı yerlerde sular eğer kolonlarına kadar çıkar. 1890 yılında Sapanca'ya gelen demir yolu yukarıda sözü edilen dar kıyıdan yarma açılmak süretiyle geçilmiştir. Demir yolunun inşaasından sonra karayolu ihmak edilmiş ve hemen hemen geçilmez olmuştur.
Cumhuriyet devrinde karayolu gölün dar kıyısından değil, yamaçların gerisinden geçirilmiştir. Böylece kasaba tarihi ulaşım yolu görevini hem demir hem de karayolu ile yerine getirmeye devam etmiştir. 1950'li yıllarda E5 Karayolu'nun gölün karşı kıyısından geçirilmesiyle Sapanca bir müddet önemini yitirir gibi olduysa da 1989 yılında TEM Otoyolu'nun ilçeden geçmesi ile tarihi misyonuna yeniden kavuşmuş oldu.
Coğrafi Konumu

Sapanca, Sakarya iline bağlı bir ilçedir. Kuzeyinde Sapanca Gölü, doğusunda Sakarya merkez ilçesi Adapazarı, güneyinde Samanlı Dağları, Geyve ve Pamukova İlçesi, batısında da Kocaeli merkez ilçesi İzmit yer alır. Yüz ölçümü 14 km² denizden yüksekliği de 36 m.'dir. Sakarya'nın alan olarak yüzölçümü en küçük, nüfus yoğunluğu en fazla olan ilçesidir. iklim kışları bol yağışlı yağışlar genellikle kar şeklindedir kışları sıcak ve nemli geçer ayrıca (en düşük sıcaklık -11,2 derece dir)01.03.2000) (en yüksek sıcaklık ise 40,2 derece dir)08.18.2007 ortalama sıcaklık 14,2 derecedir wwww.meteor.gov.tr
Yeryüzü Şekilleri
İlçe toprakları yer şekilleri bakımından iki bölüme ayrılır.
Birinci bölümü, Bolu'nun güneyinden uzanan Köroğlu Dağları'nın bölgedeki uzantısı olan Samanlı Dağları'nın kuzey yamaçları ve bu yamaçlarda oluşmuş vadileri içine alır. Bu bölüm oldukça engebelidir. İkinci bölümünü ise, Samanlı Dağları'nın kuzey eteklerinde Sapanca ilçe merkezinin de yer aldığı dağ eteği ovasıdır. Bu ova dağların kuzey yamaçlarından inen derelerin taşıdığı alüvyonlarla oluşmuştur.
Bu dağlardan inen derelerin en önemlileri İstanbul Deresi, Kurtköy Deresi ve Mahmudiye Deresidir. Ayrıca ilçenin en önemli deresi olan Akçay Deresi de Sakarya Nehri ile birleşir. Kuzey Anadolu Fay Hattı Sapanca Gölü'nden geçer. Bu sebeple ilçe, birinci derece deprem bölgesidir. Ancak fay hattının gölden geçmesi ilçe merkezinin ve diğer yerleşim alanlarının depremden daha az etkilenmesini sağlamıştır. İlçe 17 Ağustos 1999 depremini bu sebeple az hasarla atlatmıştır.
Turizm

İlçe İstanbul başta olmak üzere civar kentler olan yakınlığı ve bir göl ve yeşillikler beldesi olması sebebiyle son dönemde kısa süreli tatiller için tercih edilmektedir. Özellikle göl civarına kurulan turistik tesisler ile turizm geliri her geçen gün artmaktadır. 1999 yılındaki deprem sonrası göl kenarındaki tesislerin kullanılamaz duruma gelmesi sonucu gerileme gösteren ilçedeki turizm son yıllarda yeniden canlanmaya başlamıştır. Özellikle ilçe çevresinde bulunan Maşukiye, Kırkpınar gibi yerleşim birimlerinde pek çok tatil köyleri ve yazlıklar kurulmuştur.
Son senelerde gelişme gösteren bir diğer bölge ise Maşukiye yakınlarındaki Samanlı Dağlarından en yükseği olan Kartepe'dir. Burada kurulan yeni tesisler ile kış turizmi de gelişmeye başlamıştır.
2006 yılında turizme açılan 5 yıldızlı Richmond Oteli, 2007 yılı anayasa tasarısının hazırlanması sırasında dönemin bakanlarını konuk etmiştir. 12 Nisan 2008 tarıhinde Sapanca'nın Kırkpınar beldesine 5 yıldızlı spa wellness konseptli Güral Sapanca Wellness Park Otel açılmıştır.
Tarihi Yerler

Bizans Devri Lahit ve Mezar Taşları
Bizanslılar döneminden kalma lahitler Sapanca Hükümet Konağı önünde sergilenmektedir. Lahitlerden ikisi 1976 yılında İlmiye köyü yakınlarında, diğer ikisi ise 1987 yılında TEM Otoyolu'nun yapım çalışmaları sırasında bulunmuştur. Ayrıca Kurtköy köyiçi mevkiinde BİTİNYALI'lar dönemine ait son Kıralın saklanmak için yaptırttığı kalelenin kalıntıları mevcuttur.
Vecihi Kapısı
Elde kesin bir bilgi bulunmamakla beraber Mimar Sinan tarafından yaptırıldığı söylenen Kemer'in bulunduğu yerden İpek Yolu'nun geçtiği rivayet edilir. Kemer birkaç kez onarım gördüğünden bügün sadece ana gövdesi tarihi eser niteliğindedir. Kemer'in ilk onarımı 1905 yılında orijinal yapısı korunarak Sapanca'da Nahiye Müdürlüğü yapan Yanyalı Vecihi Orhon tarafından yapılmıştır.
Rahime Sultan Camii ve Rahime Sultan Tuğrası [değiştir]
Sultan Abdülmecit'in 4. hanımı Rahime Sultan tarafından 1892 yılında yaptırılmıştır. 1967'de onarım görmüştür. Özgün yapısını büyük oranda koruyan camiinin 17 Ağustos depreminden sonra minaresi hasar görmüştür.
Rüstem Paşa Camii
Kanuni Sultan Süleyman'ın damadı ve veziri olan Rüstem Paşa tarafından 1555 yılında ünlü Mimar Sinan'ın kalfalarına yaptırılmıştır. İlçe Merkezinde bulunan camii zaman içerisinde bazı tadilatlar görmesine rağmen halen ibadete açıktır.
Eminönü’nde, Tahtakale’de Hasırcılar Çarşısı’ndadır. İstanbul’un siluetini oluşturan en önemli yapılardan biridir. Yüksek bir platform üzerine oturtulmuştur ve kıyı siluetine egemen bir konumda, Hacı Halil Mescidi’nin yerine inşa edilmiştir. Caminin bulunduğu yer Roma döneminden bugüne şehrin en işlek mekanlarındandır. Banisi döneminin etkili devlet ricalinden, Süleymaniye Camii’nin inşasında da katkıları olan Sadrazam Rüstem Paşa’dır. Kanuni Sultan Süleyman’ın damadı olan Sadrazam Rüstem Paşa imparatorluğun birçok yerinde yaptırdığı binalarla da tanınır. Mimar Sinan’ın ünlü eserlerindendir. Cami Rüstem Paşa’nın ölümünden sonra, 1561’de eşi Mihrimah Sultan tarafından tamamlanmıştır. 1666 yangınında ve 1776 depreminde hasar görmüştür. Rüstem Paşa Camii, Osmanlı mimari tarihinde olağanüstü güzellikteki çini kaplamalarıyla tanınır. Türkiye’nin en zengin çini kolleksiyonu bu caminin duvarlarında yer alır. Bu değerli çinilerin bir kısmı çalınmıştır. Oradaki büyük kubbeyi dört yarım kubbe desteklemektedir. Eteğinde 24 pencere bulunan büyük kubbenin kemerleri, sekiz köşeli dört fil ayağına dayanmaktadır. Mimberi ve mihrabı mermerdir. Son cemaat yeri 6 sütun ve 5 kubbelidir. Tek şerefeli minaresi yıkılan orijinalinin yerine yapılmıştır.
Mısır Çarşısı yakınında, tek minareli, etrafını çevirmiş sıra dükkanların, depoların üzerinde yükselen merkezi planlı yapıdır. Şehrin en aktif ticari merkezinde arka sırtlarda yükselen Süleymaniye Camisi ile birlikte eşsiz, güzel bir manzaradır. 1561 Yılında Sadrazam Rüstem Paşa tarafından Mimar Sinan'a yaptırtılmıştı. Dükkanların üzerinde yer alan camiiye iki yandaki döner merdivenler ile ulaşılır. Avlu entresan mimariye sahip, küçük bir teras olup beş küçük kubbe ile örtülür. Merkezi kubbe karşılıklı 4 duvar payesi ve yanlardaki ilişer sütün üzerinde yükselir. Kare mekan köşeleri, kubbeyi destekleyen 4 yarım kubbe ile çevrilidir. İki yan taraf sütunların arkasında galeri gibidir. Giriş cephesi, küçük fakat çarpıcı iç mekan duvarları, devrinin en meşhur İznik çini örnekleri ile süslüdür. Çiniler geometrik, yaprak ve çiçek motifleri ile dekorlu olup renkli çiçek bahçesini anımsatır. Bir röliyef gibi kabarık mercan kırmızısı rengi 16 yy. da kısa bir süre kullanılmıştı.
1561 tarihli Eminönü Rüstem Paşa Camii?nde de sekiz dayanaklı kubbe sistemi uygulanmıştır. Ama bu yapı, mimarisinden çok çinilerinin kalitesi ve zenginliği ile tanınır. Yapının iç duvarlarının tümü sıraltı tekniğindeki çinilerle hiç boı yer bırakılmamacasına doldurulmuştur. Bu çinilerde lale, bahar açmış meyva ağacı motifleri dikkati çeker.
Rüstem Paşa Camii (1561), 16. yüzyılın ikinci yarısında çini sanatına kaynak olacak bütün desenlerin sergilendiği, mihrapların, duvarların, payelerin tümüyle çinilerle kaplandığı gösterişli bir yapıdır. İstanbul Kadırga'da Sokullu Mehmet Paşa Camii (1571), çini süslemelerin kubbenin pandantifli geçiş kısmında, pencere alınlıklarında, mermer mihrabın çevresinde duvarda ve minberin külahında yer alması ile mimariyi ezmeyen başarılı bir düzenlemeye sahiptir. Bunun yanında, İstanbul Piyale Paşa Camii'nin (1573) çinili mihrabının süslemeleri, dönemin kumaş desenleri ile olan benzerliği sergiler.
Hasan Fehmi Paşa Camii
Osmanlı Veziri Hasan Fehmi Paşa tarafından 1885 yılında yaptırılmıştır. Sapanca'ya 3 km. uzaklıkta Mahmudiye köyünde bulanan camiinin içi çok güzel işlemlerle süslüdür.
Cami Cedid Camii
Çarşı içinde bulunan camii 1899 yılında yaptırılmıştır.Bu cami ismindende anlaşıldığıgibi cami cedid mah. yer almaktadır ve son yıllarda yapılan tamiratlarla çok güzel bir hal almıştır

sapanca - sapanca otelleri - sapanca pansiyonları - sapanca otel fiyatları
http://www.sapancaotelleri.net/

osmankbra.typepad.com http://agva.blogsome.com http://banaait.blog.com http://tatilotel.blogspot.com http://sewioz.inube.com/ http://bugunlerde.blogcu.com http://tatildeyim.sosblog.com/ http://yeditepe.turkblog.com/ http://tatilotel.wordpress.com http://hotel.turkceblog.com/ http://moteller.edublogs.org/ http://tatilkoyleri.vox.com/ http://resimleri.hadithuna.com http://otelleri.blogs.ie http://turizm.blogsarena.com http://otel.blogetery.com http://tatil.tabulas.com http://motel.rixlog.com/ http://okgo.bloggoo.com/ http://evet.blogono.com http://site.mynet.com/sirnight http://sewiom.livejournal.com